· Psikologlar sadece çocukluğumuza mı iner ?
· Neden çocukluğa inerler, günümüzle ne ilgisi olabilir ?
· Yetişkinlikte ki sorunların çocukluk dönemiyle ne ilgisi var ?
· Psikolojik bozukluklara çocukluk çağı travmaları mı sebep olur, çocukluk dönemini sağlıklı geçiren bireylerin mutluluk düzeyi daha mı fazladır ?
· Psikolojik bozukluk içermeyen problemlerin kaynağı nedir ?
Bütün bu sorular oldukça kafa karıştırıcı olabilir. Evet, psikologlar çocukluk dönemini ebeveyn tutumlarını, yetiştiğimiz coğrafi koşulları, kültürü, normları sorabilirler ama önemli olan nokta sadece ‘çocukluğa inmek’ denen eylemi yapmazlar. Kısacası terapi yani terapötik ilişki(danışan ve terapist arasındaki ilişki) sadece çocukluk çağının sorgulandığı bir ilişki değildir. Peki neden psikologlar bu kısıma dair bilgi edinmek isterler sorusuna gelirsek, bir insan doğumundan ölümüne kadar olan süre zarfında hem fizyolojik hemde ruhsal olarak bir büyüme, gelişme, farklılaşma gösterir. Çocukluk çağı gelişim evreleri ile yapılan bilimsel araştırmalardan çıkan sonuçlara göre bulunan birçok bilimsel kuramlar ve teoriler vardır. Buna örnek olarak bağlanma teorisinin kurucuları olan psikolog John Bowlby ve Mary Ainsworth’a göre doğumdan 18. aya kadar, yetişkin yaşamımıza taşıdığımız bilinçsiz bağlanma tarzları geliştirdiğimiz bağlanma kuramını gösterebiliriz. Bağlanma tarzımız gelecekte ki tüm ilişkilerimizi etkiler. Bu kuramlar doğrultusunda kişinin bilinçdışı örüntülerine ve davranışının altındaki düşünceye inilebilir. Olaylar karşısında belirli ‘otomatik düşünceler’ geliştiririz. Bu otomatik düşüncelerimiz Olay-Düşünce-Duygu olarak gerçekleşir. Olaylara karşı gösterdiğimiz bu düşünce kalıpları belirli bilimsel modellerle gerçekleşir bunlara örnek olarak Bilişsel Terapinin kurucuları klinisyen ve biliminsanı olan Beck ve Ellisin ABC Modelini A (Olay), B (Düşünce), C (Tepki) ve Beck’in Kognitif Modelini gösterebiliriz.
ABC Modeli;
A (Activating event); harekete geçiren durumdur. Bir olayı veya bir kişinin davranışını ve tutumunu içerir.
B (Belief); kişinin A hakkındaki inançlarından ve düşüncelerinden oluşur.
C (Consequences) sonuç veya bireyin duygusal ve davranışsal tepkisidir. Genellikle mutsuzluk veya duygusal rahatsızlıklardır. Çevrede gelişen olaylara bağlı olarak meydana gelen bu düşünceler, daha sabit olan inançlarımız ve şemalarımızdan köken almaktadırlar.
Otomatik düşünceler çoğu zaman fikirler, yorumlar olarak ortaya çıkar ‘gerçekler’ olarak değil. Yorumlar tartışmaya açıktır fakat gerçekler tartışmaya açık değildir. Kanıtı olmayan her düşünce yorumdur. Bütün bu sistem Beck’in Kognitif Modelindeki gibi işler.
Bu tablodaki şemalarımız, temel düşüncelerimiz, ara inançlarımız yetiştiğimiz çevreye, kültüre, normlarımıza ve bizi yetiştirenlerin tutumlarına göre şekil alır. Hayatımızda önümüze gelen tekrarlayan benzer problemleri algılamamızda biliş düzeyimizin arka tarafında bu psikolojik kuramlar, teoriler gizlidir. Bunları keşfetmek ve farkındalık kazanarak düşünce kalıplarımızı değiştirmek ancak profesyonel bir terapi süreci ile gerçekleşebilir. Bütün bunlardan yola çıkarsak aslında olay ‘çocukluğa inmek’ değil düşünce ve davranış kalıplarımızın analizi, neden aynı çarkın içinde benzer problemler ile döndüğümüzün doğru cevabını bulmak için geçmişe, onların geldikleri serüvene dönüp bir göz atmak tabii ki bu göz atma kısmında bize doğru yerlere bakmamız konusunda yardımcı olacak güven duyduğumuz profesyonel kişi ile yapılmalıdır. Problemlerimize geçici çözümler sadece günü kurtarır, hem günü hem geleceğimizi kurtarmak istiyorsak eğer neyi niçin hangi nedenle yaptığımızı ve düşünce kalıplarımızı bilimsel bulgularla sorgulama içe dönüş konusunda cesur olmalıyız. Düşüncelerimiz ve fikirlerimiz belki bir yerlerde yanlış süzgeçlerden geçip öğretilmiştir bizlere bu yüzden ‘öğrenilmiş çaresizlik’ yaşamak yerine süzgeçlerimizi tazeleyebiliriz. Bütün bunlardan yola çıkarak, çocukluğumuza inmek yerine geçmişten günümüze gelirken ki serüvenimize bir göz atma yapabiliriz.
Uzman Klinik Psikolog
NİDA BAL
Comments